Günümüzde sigortacı ve sigorta ettirenin arasında beyan yükümlülüğü ciddi sorun yaratmaktadır. Özellikle krediye bağlı hayat sigortalarında son zamanlarda, kredi kullandıran bankalar genellikle hayat sigortası yapılmasını zorunlu tutmaktadır. Bunun sebebi de kredi kullandıran bankanın, kredi verdiği kişinin ölümünden dolayı kredinin geri ödenememesi riskiyle karşı karşıya kalma ihtimalini düşünüp bu riski teminat altına almak istemesidir. Tüketici, krediye bağlı hayat sigortası sözleşmesinin yapılması sırasında, sigorta şirketinin sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek durumlarını, hastalıklarını vs. bildirmekle yükümlüdür. Çünkü hayat sigortalarında bir kimsenin sahip olduğu bir hastalığı olması, sigorta şirketinin taşıdığı rizikoyu artıran bir durumdur. Bunlar bildirilmediği takdirde, sigorta şirketleri kredi çeken tüketici vefat ettikten sonra, hayat sigortasındaki tazminatların ödenmesini talep eden mirasçılarına tazminat ödemeyi reddetmektedir. Ödememe sebebi olarak ise tüketicinin sözleşme yapıldığı sırada kendisince bilinen hastalıklarını, beyan yükümlülüğü kapsamında bildirmemesi gösterilmektedir.
Hayat sigortasında sözleşme öncesi beyan yükümlülüğünün amacı, rizikonun gerçekçi ve doğru şekilde tahmin edilmesi ve dolayısıyla sigortacının riski taşımayı kabul edip etmeyeceğine karar vermesi konusunda yardımcı olmaktır. Sigortacı, ancak kendisine bazı verilerin sözleşmeden önce beyan edilmesi halinde sözleşmeyi yapıp yapmayacağına, hangi şartlarda ve hangi prim oranı ile yapacağına karar verebilecektir.
Bu hususta Tüketici Mahkemelerinde açılan davalarda sözleşmeyi imzalatan bankanın müşterisini aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği, murisin bir kastla hareket edip etmediği ve en önemlisi de sigorta şirketinin gizlendiğini iddia ettiği hastalık ile ölüm nedeni arasında bir illiyet bağının var olup olmadığı araştırılmaktadır. Murisin vefatına neden olan hastalıkla sigorta şirketinin gizlendiğini bildirdiği hastalık arasında bir bağlantı olmadığı bilirkişi raporları ile ortaya konulduğundan tüketiciler lehine sonuçlanan davaların sayısı da oldukça fazladır.
Konu ile ilgili yargıtay kararlarını diğer yazılarımızda bulabilirsiniz.