Alacağın Temlikinin Borçlunun Kabulüne Bağlı Olmaması-Yargıtay Kararları

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

Esas:  2010/11-118

Karar: 2010/148

Karar Tarihi: 17.03.2010

ALACAK DAVASI – ALACAĞIN TEMLİKİ – ŞAHSİ HAKKIN DEVRİNİN GEÇERLİ OLDUĞU VE PAMUK DESTEKLEME PRİMİNİ ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ BANKAYI BAĞLADIĞI – DAVANIN REDDİNİNİ İSABETSİZ OLUŞU – DİRENME KARARININ BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava konusu olayda, davacı ile davalı B. arasında Devir Temlik Senedi ile davalı B.’in diğer davalı banka nezdinde tahakkuk eden 1999-2000 yılı pamuk ürün bedeline ait alacağı olan destekleme primi bedelinden …USD’lik kısmı davacıya temlik edilmiş ve davalı bankaya da 22.03.2001 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı B.’in şahsi hakkını davacıya devir etmesi geçerli olduğu ve pamuk destekleme primini ödemekle yükümlü davalı bankayı bağladığı gözetilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

(818 S. K. m. 162, 163, 165)

Dava: Taraflar arasındaki <Alacak> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın <reddine> dair verilen 30.5.2007 gün ve 2006/7-2007/135 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.11.2008 gün ve 2007/10690-2008/13499 sayılı ilamı ile;

(…Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan B.’in pamuğunu satın alırken bu davalının devletten alacağı pamuk destekleme primini bedelini ödeyerek temellük aldığını, bu temlikin diğer davalı bankaya noter aracılığı ile bildirildiğini, bu hale rağmen davalı bankanın temlike konu alacağı diğer davalı B.’e ödediğini ileri sürerek, 6.158,00 YTL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan banka vekili, temlike konu alacağın borçlusunun Tarım Bakanlığı veya Tarım İl Müdürlüğü olduğunu, müvekkilinin aracı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre, davalılardan B.’in davadan önce öldüğü, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı, destekleme primlerinin Tarım Bakanlığınca düzenlendiği, davalı bankanın aracı kurum olduğu, davalı bankanın dava dışı Tarım Bakanlığının gönderdiği listeye göre temlik edenin mirasçılarına ödeme yaptığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davacının davalı B. T. K.’na ait pamuğu satın alırken bu davalının devletten alacağı 1999-2000 yılına ait pamuk destekleme priminin 4.612,00 USD’lik miktarını temellük etmesi ve temliknamenin diğer davalı bankaya tebliğ edilmesine rağmen, davalı banka tarafından 1999-2000 yılına ait destekleme priminin 2005 yılı sonunda davalı B.’in mirasçılarına ödenmesi nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Alacağın temliki, alacaklı ile onu devir alan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen, şekle bağlı tasarrufi bir muamele veya kanun yada kazai kararla gerçekleşen bir devirdir. Kanun veya akit ile veya işin niteliği icabı olarak menedilmiş olmadıkça, alacağın temliki borçlunun rızasına bağlı değildir. Yine, BK’nun 165 nci maddesi hükmü gereğince, temlik borçluya ihbar edilmez ise, borçlunun iyiniyetle yaptığı ödemeler geçerlidir ve borçlu bu ödeme ile borcundan kurtulur.

Dava konusu olayda, davacı ile davalı B. arasında Hatay 2 nci Noterliğine ait 15.03.2001 tarihli Devir Temlik Senedi ile davalı B.’in diğer davalı banka nezdinde tahakkuk eden 1999-2000 yılı pamuk ürün bedeline ait alacağı olan destekleme primi bedelinden 4.612,00 USD’lik kısmı davacıya temlik edilmiş ve davalı bankaya da 22.03.2001 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı B.’in şahsi hakkını davacıya devir etmesi BK’nun 162 nci ve 163 ncü maddesi uyarınca geçerli olduğu ve pamuk destekleme primini ödemekle yükümlü davalı bankayı bağladığı gözetilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.