Borcun Tevdi Mahalline Yatırılması ve İcra Takibi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

2017/11736 E.

2017/8330 K.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

1-Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İtiraza konu takip, ilamlı icra yoluyla başlatılmış olup, İİK’nun 33 ve devamı maddelerinde istemin reddi veya kabulü halinde icra inkar tazminatına hükmedileceğine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından borçlu vekilinin temyiz itirazının reddine,
2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlu vekili, ilama dayanan borcun tevdi mahalli tayini talep edilerek belirlenen …ı hesabına 29/01/2014 tarihinde alacaklı … adına yatırıldığını, paranın yatırıldığına ilişkin alacaklıya Kdz. Ereğli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tebligat yollandığını, alacaklı vekiline de borcun itfa edildiğinin haricen söylendiğini beyan ederek takibin iptaline, alcaklının takibe konu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı vekili, tevdi mahalli tayinine ilişkin kararın kendilerine 11.02.2014 tarihinde tebliğ edilidiğini, bu nedenle daha önce başlatılan takibin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ilamlı icra takibinin 28/01/2014 tarihinde başlatıldığı ancak başvurma harcının 30/01/2014 tarihinde yatırıldığı, davacının söz konusu borcu 29/01/2014 tarihinde icra takibinden önce tevdii mahalli olarak belirlenen bankaya yatırdığı gerekçesiyle takibin iptaline, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş olup hüküm alacaklı ve borçlu vekilince temyiz edilmiştir.
Borçlunun başvurusu İİK’nun 33/1. maddesine dayalı, icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır.
6098 sayılı T.B.K’nun 100. maddesinde, ”Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, dayanak ilamdan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla toplam 58.610,88 TL üzerinden icra takibinin 30.01.2014 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin borçlu vekiline 05.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ödemenin ise 29.01.2014 tarihinde tevdi mahalli tayini olarak belirlenen banka hesabına 58.620,00 TL olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır. ..i 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/3 D. İş sayılı tevdi mahalli kararının 29.01.2014 tarihinde verildiği ve aynı gün kararın tebliğe çıkarıldığı tebligat parçasından anlaşılmakta ise de, tebligatın …..’nden çıkarıldığı ve ulaşacağı adresin de “…” olduğu değerlendirildiğinde, takipten önce alacaklının tevdi mahalline paranın yatırıldığından haberdar olmadığının kabulü gerekir. Bu durumda borçlu takip masraflarından ve o güne kadar işleyecek faizden de sorumlu olacağından TBK 100. maddesine göre dosya borcunun hesaplanarak sonuca gidilmesi gerektiğinden borcun ödendiğinden bahisle takibin iptali doğru değildir.
SONUÇ: 1- Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2-Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 6,20 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına, istek halinde peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine,
05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.