Koronavirüs(Covid-19) salgınının tüm dünyada ve Türkiye’de artarak yayılmasıyla beraber bu salgının hukuki ilişkilere etkisini de değerlendirmek gerekmiştir. Virüs salgınının hem fiziksel,hem psikolojik hem de bir takım ekonomik etkileri olmaya devam ederken bu salgından özellikle ekonomik olarak etkilenen ve kira ilişkisi olan kişiler söz konusu salgının kira sözleşmesinde yaratacağı etkiyi merak etmektedir. Haliyle Koronavirüs salgınının kira sözleşmeleri bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu duruma İçişleri Bakanlığı’nın 16 Mart 2020 tarihli Koronavirüs Tedbirleri konulu Ek Genelgesi ile (umuma açık istirahat ve eğlence yerleri olarak faaliyet gösteren) birçok işletmenin faaliyetlerinin geçici süreyle durdurulması sonucunda, salgınının kira sözleşmeleri üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi daha da gerekli hale gelmiştir. Kira sözleşmelerinin uyarlanması ilk akla gelen ihtimaldir. Ancak adliyelerin de durumu düşünüldüğünde, dava açılması, salgının uzun sürme ihtimali de göz önünde bulundurulduğunda ilk etapta çok işlevsel olmayabilecektir. Dolayısıyla tarafların konuyu kendi aralarında görüşmeleri ve uyarlamanın şartları varsa sözleşmeyi uyarlamaları çok daha pratik ve işlevsel olacaktır. Ancak tarafların bu hususta anlaşamamaları ve sözleşme içerisinde sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin herhangi bir hükmün olmaması durumunda uyarlama davası açılması gerekebilecektir.
Kira sözleşmesinin kurulması sırasında tarafların edimleri arasında var olan dengenin bir taraf aleyhine çekilmez derecede değişmesi durumunda Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi kapsamında sözleşmenin uyarlanması talep edilebilmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi , sözleşmenin hakim tarafından uyarlanması için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
- Sözleşme şartlarında olağanüstü, objektif ve öngörülemez nitelikte değişiklik olması,
- Bu değişikliğin borçludan kaynaklanmaması,
- Bu değişiklik sebebiyle tarafların edimleri arasındaki dengenin bozulmuş olması ve
- Borçlunun borcunu ifa etmemiş veya dengelerin aşırı derecede bozulmasına dayalı haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması
Haliyle ülkemizde artarak devam eden koronavirüs salgını bakımından söz konusu şartlar değerlendirildiğinde, virüs salgını hakkındaki öngörülemezlik ve bu salgının borçlunun kendi kusurundan kaynaklanmamış olması şartın oluştuğu görülecektir. Ancak şartlardan – tarafların edimleri arasındaki dengenin hakkaniyete aykırı şekilde bozulup bozulmadığı hususu ve borcun ifa edilip edilmediği veya ihtirazı kayıtla ifa edilip edilmediği hususu sabit bir gerçek olmadığından bu son iki şart değerlendirmeye muhtaçtır.