Bu aşamaya kadar hizmet tespiti davasının açılma amacından, hizmet tespiti davası için gerekli olan şartlardan, dava aşamasından ve sonuçlarından bahsetmiştik. İşverenin, işçinin sigortalılığını bildirmesi ve primleri düzenli olarak yatırması gerektiği açıktır. Bunun yanında işverenlerin kıdem tazminatı ve belli işçilik alacaklarından kaçmak için kullandığı bir yöntem de bulunmakta: Sigortanın Kesintili Bildirimi
İşverenin, sigortalılığa ilişkin bildirimleri gerçek çalışma süresini kapsar şekilde yapmadığı, senede birkaç gün için sigortalılık bildiriminde bulunduğu durumlarda ne yapmak gerekmektedir?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi hizmet tespiti davalarında hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bu süre kural olarak tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 senedir. Bu sürede açılmayan bir hizmet tespiti davasında hakim, re’sen yani kendiliğinden hak düşürücü sürenin geçtiğini dikkate almak ve haliyle davanın bu nedenle reddine karar vermek durumundadır. Ancak hizmetin kesintili olarak bildirilmesi farklı bir durum arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/21-369 E. 2004/371 K. 23.06.2004 T. sayılı kararında sigortalı çalışmaların SGK’ya kısmen bildirildiği durumlarda, eksik bildirimlere yönelik açılan davada hak düşürücü süre işlemez. Yani bildirim yapılan süreler arasında kalan zaman dilimleri bakımından hak düşürücü süre işlememektedir.
Burada bildirim yapılan son süreyi takip eden bir tarihte başlayan sigortalılığın tespiti için -bu döneme ilişkin kuruma herhangi bir bildirimin yapılmaması sebebiyle- yine davanın açıldığı tarihe göre hak düşürücü süre değerlendirmesi yapılacağı unutulmamalıdır.