İş Arama İzni Verilmemesinin İhbar Önelini Etkisiz Kılmayacağı Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/16373
Karar: 2020/5009
Karar Tarihi: 08.06.2020

ALACAK DAVASI – DAVACININ BİLDİRİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ İŞ ARAMA İZNİNİN KULLANDIRILMAMASININ TANINAN İHBAR ÖNELİNİ ETKİSİZ KILMAYACAĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Davacı işveren fesih yazısında bildirilen süre içinde davacıya yeni iş arama izninin kullandırıldığını savunmuştur. Mahkemece ihbar tazminatı alacağı hakkında yapılan takipte fazla ödenen miktarın istirdatına karar verilmiştir. Dava dilekçesinde açıklandığı gibi, davacı işveren davalının iş sözleşmesinin 31/08/2014 tarihinde sona ereceğini 01/07/2014 tarihinde bildirmiş olup, davacının kıdemine göre 8 haftalık ihbar süresine tabi olduğu, işverenin bildirim süresine uyduğu, anlaşılmıştır. Hükme dayanak bilirkişi raporunun inceleme bölümü 4 . bölümünde ” Dosyada fesih bildirim tarihinden itibaren günlük 2 saat iş arama izni veya toplu olarak (15 gün ) izin kullandırıldığına dair davacı imzalı veya başkaca yazılı bir delil bulunmamaktadır. Fesih bildiriminin süresinde yapılması yerinde olmayıp yasadan kaynaklanan iş arama izin süresinin kullandırıldığını yöntemine uygun delil ile ispat edilmemiştir. ” şeklinde ki kabul üzerinden davalının ihbar tazminat alacağına hak kazandığı bildirilmiş ve hesaplama yapılmıştır. Davacının bildirim süresi içinde yeni iş arama izninin kullandırılmamasının tanınan ihbar önelini etkisiz kılmayacağı, önel içinde iş arama izninin verilmemesinin İş Kanunu’nun 27. maddesinde de ayrıca yaptırıma bağlandığı dikkate alındığında, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA karar verilmiştir.

(4857 S. K. m. 27) (818 S. K. m. 125) (6098 S. K. m. 416) (9.HD.26.6.2008 T. 2007/24004 E. 2008/17671 K.) (9.HD. 21.3.2006 T. 2006/109 E. 200 6/7052 K.) (9. HD. 14.7.2008 T. 2007/24490 E. 2008/20203 K.)

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davalının … 3. İcra Müdürlüğünün 2014/13688 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ihbar tazminatı talebiyle icra takibinde bulunduğunu, tebligat yapılan şirket çalışanının ilgili birimlere bilgi vermemesi nedeniyle itiraz süresinin geçtiğini, davalının elektronik postasıyla durumdan haberdar olunca haciz tehdidi nedeniyle icra dosyasına ihtirazi kayıtla 13.724,12 TL ödendiğini, davalının müvekkil şirkette 23.09.2010-31.08.2014 arası çalıştığını, işten çıkartılacağının kendisine 2 ay önce ihbar edildiğini, 2 ay sonra çıkışının yapıldığını, tüm haklarının ödendiğini, süresinde ihbar bildirimi yapıldığından ihbar tazminatı yükümlülüğü olmadığını iddia ederek, davalıya borçlu olmadıklarının tesbiti ile ödenen 13.724,12 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili; söz konusu fesih bildiriminin baskı altında davalı müvekkiline imzalatıldığını, haksız olarak işten çıkartıldığı 31.08.2014 tarihine kadar ücretinin gerçeğinden eksik beyan edildiğini, davacının ücretinin 4500 TL net, 7342 TL brüt olduğunu, fesih bildiriminin 29.08.2014 tarihinde verilip imzalatıldığını ancak 01.07.2014 tarihli gibi imzalatıldığını, esasından bildirimsiz fesih yapıldığını, ihbar süresinin kullanıldığına dair belge sunulmadığını, şirket giriş çıkış kayıtlarından ve elektronik yazışmalardan davacının sözkonusu tarihlerde günlük 2 saat iş arama izni kullanmadığının anlaşılacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

İhbar önelleri ve ihbar tazminatı yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.

İş sözleşmesi taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesi olsa da, taraflardan herhangi birinin iş sözleşmesini bozmak için karşı tarafa yönelttiği irade açıklamasıyla ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür.

Fesih hakkı iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran ve karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir haktır.

Maddede düzenlenen bildirimli fesih, belirsiz süreli iş sözleşmeleri için söz konusudur. Başka bir anlatımla belirli süreli iş sözleşmelerinde fesheden tarafın karşı tarafa bildirimde bulunarak önel tanıması gerekmez.

Fesih bildirimi bir yenilik doğuran hak niteliğini taşıdığından ve karşı tarafın hukukî alanını etkilediğinden, açık ve belirgin biçimde yapılmalıdır. Yine aynı nedenle kural olarak şarta bağlı fesih bildirimi geçerli değildir.

Fesih bildiriminde “fesih” sözcüğünün bulunması gerekmez. Fesih iradesini ortaya koyan ifadelerle eylemli olarak işe devam etmeme hali birleşirse bunun fesih anlamına geldiği kabul edilmelidir. Bazen fesih işverenin olumsuz bir eylemi şeklinde de ortaya çıkabilir. İşçinin işe alınmaması, otomatik geçiş kartına el konulması buna örnek olarak verilebilir. Dairemizce, işverenin tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulamasına gitmesi halinde, bunu kabul etmeyen işçi yönünden “işverenin feshi” olarak değerlendirilmektedir.

Mevsimlik ya da vizeli yönünden ise, askı süresinin bitiminde veya mevsim başlangıcında işçinin işe çağırılmaması, Dairemizce işverenin feshi olarak değerlendirilmektedir (Yargıtay 9. HD. 18.4.2006 gün 2006/4823 E, 2006/10605 K.).

Fesih bildiriminin yazılı olarak yapılması, 4857 sayılı İş Kanununun 109. maddesinin bir sonucudur. Ancak yazılı şekil şartı, geçerlilik koşulu olmayıp ispat şartıdır.

Fesih bildirimi karşı tarafa ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Ulaşma, muhatabın hâkimiyet alanına girdiği andır.

Fesih bildirimi karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını doğurur ve bundan tek taraflı olarak dönülemez. Dairemizce, daha önce verilen kararlarda, derhal yapılan fesihlerde henüz ihbar tazminatı ödenmemişken ve yine ihbar öneli içinde işçinin emeklilik başvurusu hali, işçinin emeklilik suretiyle feshi olarak değerlendirilmekteydi. Bu halde işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz ise de, kamu kurumları bakımından kıdem tazminatı hesabında daha önce borçlanmış olduğu askerlik süresinin dikkate alınması gerekmekteydi. Kamu kurumu işyerleri bakımından askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına yansıtılması noktasında işçi lehine olarak değerlendirilebilecek bu husus, işçinin ihbar tazminatına hak kazanamaması yönüyle de işçinin aleyhinedir. Dairemizin, derhal feshin ardından önel içinde işçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde feshin işçi tarafından gerçekleştirildiği görüşü, işe iadeyle ilgili iş güvencesi hükümleri de dikkate alındığında, 4857 sayılı İş Kanununun sistematiğine uygun düşmemektedir. Gerçekten açıklanan çözüm tarzında, işveren feshi yerine emeklilik sebebiyle işçinin feshine değer verildiğinden, işçi iş güvencesinden de mahrum kalmaktadır. Bu nedenle, işverenin derhal feshinin ardından, işçinin ihbar tazminatı ödenmediği bir anda yaşlılık aylığı için tahsiste bulunmasının, işveren feshini ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yeniden değerlendirilmesi sonucu, işverence yapılan feshin ardından ve henüz ihbar tazminatı ödenmediği bir sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır. Dairemizin 2008 yılı ve sonrasında vermiş olduğu kararlar bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD.26.6.2008 gün 2007/24004 E, 2008/17671 K.).

Bildirim sürelerine ilişkin 4857 sayılı Yasanın 17 nci maddesindeki kurallar nispî emredici niteliktedir. Taraflarca bildirim süreleri ortadan kaldırılamaz ya da azaltılamaz. Ancak, sürelerin sözleşme ile arttırılabileceği Kanunda düzenlenmiştir. Ancak, bildirim önellerinin arttırılabileceği belirtilmiş olmakla birlikte, Yasada bir üst sınır öngörülmemiştir. Dairemiz tarafından, üst sınırın hâkim tarafından belirlenmesi ve en fazla ihbar ve kötüniyet tazminatlarının toplamı kadar olması gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 21.3.2006 gün 2006/109 E. 200 6/7052 K., 14.7.2008 gün 2007/24490 E, 2008/20203 K.).

İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanunun 24 ve 25 inci maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17 nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedeni bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.

İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması nedeniyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. İşçinin 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.

Yasada ihbar tazminatının miktarı “bildirim süresine ait ücret” olarak belirlenmiştir. Buna göre ihbar tazminatı, yasadan doğan götürü tazminat olarak nitelendirilebilir. Bu niteliği itibarıyla Borçlar Kanununun 125 inci ( 6098 sayılı TBK 146) maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

İşçiye bildirim süresi içinde yeni iş arama izninin kullandırılmamış olması, tanınan ihbar önelinin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz (Yargıtay 9.HD. 1.12.2009 gün 2008/11880 E, 2009/32502 K).

İhbar tazminatının hesabında Kanunun 32 nci maddesinde yazılı olan ücrete ek olarak, işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler de dikkate alınır. Ücret dışında kalan parasal hakların bir yılda yapılan ödemeler toplamının 365’e bölünmesi suretiyle bir günlük ücrete eklenmesi gereken tutar belirlenir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı cevap dilekçesinde fesih bildiriminin 29.08.2014 tarihinde verilip imzalatıldığını ancak 01.07.2014 tarihli gibi imzalatıldığını, esasından bildirimsiz fesih yapıldığını, ihbar süresinin kullanıldığına dair belge sunulmadığını, şirket giriş çıkış kayıtlarından ve elektronik yazışmalardan davacının sözkonusu tarihlerde günlük 2 saat iş arama izni kullanmadığının bu nedenlerle ihbar tazminatına hak kazandığını ileri sürerek alacak talebinde bulunmuş ve icra takibi yaptığını takibinde kesinleşerek ödemenin yapıldığını bildirmiştir.

Davacı işveren fesih yazısında bildirilen süre içinde davacıya yeni iş arama izninin kullandırıldığını savunmuştur.

Mahkemece ihbar tazminatı alacağı hakkında yapılan takipte fazla ödenen miktarın istirdatına karar verilmiştir.

Dava dilekçesinde açıklandığı gibi, davacı işveren davalının iş sözleşmesinin 31/08/2014 tarihinde sona ereceğini 01/07/2014 tarihinde bildirmiş olup, davacının kıdemine göre 8 haftalık ihbar süresine tabi olduğu, işverenin bildirim süresine uyduğu, anlaşılmıştır.

Hükme dayanak bilirkişi raporunun inceleme bölümü 4 . bölümünde ” Dosyada fesih bildirim tarihinden itibaren günlük 2 saat iş arama izni veya toplu olarak (15 gün ) izin kullandırıldığına dair davacı imzalı veya başkaca yazılı bir delil bulunmamaktadır. Fesih bildiriminin süresinde yapılması yerinde olmayıp yasadan kaynaklanan iş arama izin süresinin kullandırıldığını yöntemine uygun delil ile ispat edilmemiştir. ” şeklinde ki kabul üzerinden davalının ihbar tazminat alacağına hak kazandığı bildirilmiş ve hesaplama yapılmıştır.

Davacının bildirim süresi içinde yeni iş arama izninin kullandırılmamasının tanınan ihbar önelini etkisiz kılmayacağı, önel içinde iş arama izninin verilmemesinin İş Kanunu’nun 27. maddesinde de ayrıca yaptırıma bağlandığı dikkate alındığında, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.