T.C. YARGITAY
18.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/7881
Karar: 2007/8649
Karar Tarihi: 22.10.2007
ADIN DÜZELTİLMESİ İSTEMİ – DAVACININ İSTEĞİ İLE HRİSTİYAN DİNİNİ TERCİH ETMEK SURETİYLE DİNİNİ DEĞİŞTİRDİĞİ – DAVACININ KENDİ DİNİNİ VE KÜLTÜREL YAPISINI YANSITTIĞI – DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Somut olayda; davacı, isteği ile Hristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir. Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarda açıklanan hususlarda dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(4721 S. K. m. 27)
Dava: Dava dilekçesinde adın düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Karar: Temyiz isteminin süresi içerisinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği düşünüldü.
Davada, davacı Hıristiyan dinini kabul ettiğini, Ramazan olan adının dini inancına uygun düşen <Daniel> olarak değiştirilmesini istemi., mahkemece davacının adını değiştirmede haklı nedenin bulunmadığı gerekçesi ile <davanın reddine> karar verilmiştir.
4721 s. Türk Medeni Yasası’nın 27. maddesi hükmü uyarınca <kişi haklı sebeplere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir.> Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.
Türk Medeni Kanununun öngördüğü <haklı neden> bu kapsam içerisinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır.
Sonuç: Somut olayda; davacı, isteği ile Hristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, 29.01.2007 gününde idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir. Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarda açıklanan hususlarda dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın, yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğunda kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istem halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı