Kasten Yaralama Suçu- Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY

Ceza Genel Kurulu
Esas: 2016/3-383
Karar: 2020/170
Karar Tarihi: 12.03.2020

KASTEN YARALAMA SUÇU – EKSİK ARAŞTIRMAYLA MAHKÛMİYET HÜKMÜ KURULMASINDA İSABET BULUNMADIĞI GİBİ SANIĞIN SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASINA YOL AÇAN BU DURUMUN ADİL YARGILANMA İLKESİNİ DE İHLAL ETTİĞİ – İTİRAZIN KABULÜ

ÖZET: Olay yerinden sallama olarak tabir edilen 2 adet bıçak ile 1 adet sopa ele geçirildiği anlaşılan olayda; inceleme dışı davanın katılanı… ile mağduru …’un kendilerini darbeden kalabalık grup içerisinde sanık …’in de bulunduğunu, katılan …’in kendisini yaralayan kişinin duruşmada hazır bulunan sanık … olduğunu beyan ettikleri anlaşılmış ise de, sanığın aşamalardaki istikrarlı savunmalarında olaya karışmadığını, olay sırasında iş yerinde çalıştığını, buna ilişkin tanıklarının olduğunu, olayı iş yerinde bulunduğu sırada kendisini arayan babasından öğrendiğini, katılan … ile aralarında 2-3 ay öncesine dayanan husumet bulunduğunu ifade etmesi, sanığın olay yerinde bulunduğuna dair herhangi bir tanık beyanının olmaması, kavgaya karışan inceleme dışı bazı sanıkların olay anına ilişkin birbirlerinden bahsettikleri hâlde sanık …’in de yanlarında olduğuna dair herhangi bir beyanlarının bulunmaması karşısında; ceza yargılamasının amacının, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğundan hareketle, sanığın savunmasında isimlerini bildirdiği …, … ve …’ın tanık olarak dinlenmeleri, sanığın olay tarihinde kullandığı cep telefonuna ilişkin baz istasyonu bilgilerini de kapsayacak şekilde HTS kayıtları getirtilerek olay sırasında iş yerinde olup olmadığı ve babasının kendisini arayıp aramadığı araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, sanığın savunmasında ileri sürdüğü hususlar araştırılmadan, tanık dinletme talebi hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmeden eksik araştırmayla mahkûmiyet hükmü kurulmasında isabet bulunmadığı gibi sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan bu durumun adil yargılanma ilkesini de ihlal ettiği kabul edilmelidir. Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin itiraza konu mahkûmiyet hükmünün, eksik araştırmayla ve adil yargılanma ilkesi ihlal edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

(5237 S. K. m. 53, 54, 58, 86, 87)

Sanık …’in kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/3, 53/1, 54 ve 58/5-6. maddeleri uyarınca 4 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Sincan (Ankara Batı) 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.10.2012 tarihli ve 41-717 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 05.05.2015 tarih ve 36991-15953 sayı ile TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hükümden çıkartılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.11.2015 tarih ve 313990 sayı ile;

“CMK’nın 160/2. maddesi gereğince Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Sanık kollukta açıkça lehine olabilecek delilleri bildirdiği hâlde, tanıklar dinlenmemiş, bahsedilen telefon görüşmesine ait HTS kayıtlarının istenmesine tevessül edilmemiştir. Bu şekilde açılan kamu davasında ise sanıktan ayrıntılı bir savunma alınmamıştır. Kamu tanığı … ve sanığın kolluk anlatımında bildirdiği tanıkların dinlenmesine teşebbüs dahi edilmemiştir. Sanığın kolluk anlatımı soyut bir inkârdan ibaret değildir. Görüldüğü üzere ayrıntılı ve somut bir savunma ortaya konmuştur. Ancak sanığın ileri sürdüğü hususlar araştırılmadan sadece mağdur/müşteki anlatımları üzerine kamu davası inşa edilmiş, kovuşturma da bu yönde ilerlemiş ve sonuçlanmıştır. Oysaki maddi gerçeğin tam olarak tespit edilmesi için savunmada ileri sürülen hususlar araştırılmalı, savunmaya ilişkin deliller toplanmalı, bu deliller tartışılarak hangilerine üstünlük tanındığı açıklandıktan sonra bir hüküm kurulmalı iken, sanığın savunmasında ileri sürülen hususlar araştırılmadan, savunmaya dair tanıklar dinlenmeden kurulacak bir hükmün adil yargılanma ilkesine de uymadığı açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 13 Temmuz 2006 tarihinde 26853/04 sayılı Popov/Rusya davasında verdiği kararda, başvuranın başka bir yerde olduğuna dair dinletmek istediği tanıklarının ulusal mahkemede dinlenmemesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin ihlali ve sanığın savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul ettiği de anlaşılmakla, sanığın kollukta alınan savunmasında ileri sürdüğü hususlar araştırılmadan eksik kovuşturma ile verilen hükmün, sanığın savunma hakkının kısıtlanması ve delillerin takdirinde zaafa düşülmesi sonucunu doğurduğu kanaatine varılarak sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün onanmasına dair Yüksek Daire kararına itiraz etmek gerekmiştir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.01.2015 tarih ve 32414-1784 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında katılan …’e yönelik kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’e atılı katılan …’e yönelik kasten yaralama suçunun sübutu bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı, bu bağlamda adil yargılanma ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

25.05.2006 tarihinde saat 22.00’de düzenlenen olay, olay yeri görgü ve tespit tutanağında; saat 21.30 sıralarında …Merkezi’nde bıçaklı kavga olduğunun ihbarı üzerine olay yerine gidildiğinde iş merkezinin önünde sol bacağından yaralı hâlde yerde yatan …’in görüldüğü, kendisini ve yanında bulunan oğlu … ile …’ı daha önceden tanıdığı şahısların yaraladıklarını beyan ettiği, olay yerine gelen ambulansla …’in hastaneye kaldırıldığı, diğer şahısların kavga ettiklerini söyledikleri …, … … (Ciğer lakaplı), İbrahim (Halk otobüsünde muavin) ve … (Eski lakaplı) isimli kişiler ile açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahısların olay yerinden kaçtıklarının tespit edildiği, iş merkezi içinde asma katta yerde yaklaşık 30 metre uzunluğunda kan damlaları görüldüğü, yerde kırık vaziyette elektrik süpürgesinin olduğu, dışarıda kapı önünde yatan …’in bulunduğu yerde 30 cm2 ebadında kan izleri olduğu, dışarda bulunan kuru yemiş dükkânının 2×1,2 metre ebadındaki dış camının kırılmış olduğunun belirtildiği,

25.05.2006 tarihinde saat 22.30’da düzenlenen tutanakta; olayın gerçekleştiği alana 5 metre yakın çevrede 2 adet sallama tabir edilen bıçak görüldüğü, bıçakların her ikisinin de sap kısımlarının kanlı olduğu, 2 metre uzaklıkta üzerinde kan izleri bulunan kazma sapı olarak tabir edilen 1 metre uzunluğunda sopa ele geçirildiğinin bildirildiği,

26.05.2006 tarihli tutanakta; olay sonrası yaralanıp hastaneye kaldırılan …’in Ankara Numune Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde olduğundan ifadesinin alınamadığının belirtildiği,

27.05.2006 tarihinde saat 01.30’da düzenlenen yakalama ve üst yoklama tutanağında; yaralama olayına karıştığı iddia edilen şahıslardan sanık …’in ikametine gidilerek babasıyla görüşüldüğü ve çalışmakta olduğu iş yerinden büroya çağrılmak suretiyle yakalandığı, sanığın doktor raporu alınarak Merkez Karakol Amirliğine teslim edildiğinin ifade edildiği,

25.09.2006 tarihli teşhis tutanağında; katılan …’e, kavgaya karışan şahıslardan … …, …, …, …, … (Nejdet oğlu), … ve …’ün gösterildiği ve katılana kendisini satırla yaralayan şahsın bu kişiler arasında olup olmadığının sorulduğu, katılanın kendisini yaralayan şahsın bu kişiler arasında olmadığını beyan ettiğinin belirtildiği,

27.05.2006 tarihli canlı teşhis tutanağında; inceleme dışı davanın katılanı …’e, sanık … gösterilerek sorulduğunda, …’in ismini Fırat olarak bildiği ve şahsen tanıdığı, gazete dağıtım işi yapan bu kişinin olay yerinde olduğunu ve kendisine saldıran grubun içerisinde yer aldığını, sanığı kesin olarak teşhis ettiğini, olay yerinin çok kalabalık olması nedeniyle sanığın elinde suç aleti olup olmadığını görmediğini beyan ettiğinin bildirildiği,

27.05.2006 tarihli teşhis tutanağında; inceleme dışı davanın katılanı … ile mağduru … …’ın, kendilerine gösterilen 7 kişi içerisinden …, …, … ve …’ı yaralama olayında gördüklerini ve bu kişilerin olaya bizzat katıldıklarını 3 defa tekrarlayarak beyan ettiklerinin belirtildiği,

Katılan … hakkında Sincan Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 25.05.2006 tarihli raporda; delici kesici alet yaralanması sonucu getirildiği, sol femur proksimalde 20 cm, sol dirsek proksimalde 10 cm uzunluğunda kesiler saptandığı, katılanın sevk edildiği Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 25.05.2006 tarihli raporda; hayati tehlikesinin olduğu ve ortopedi kliniği tarafından yatırıldığı, Adli Tıp Kurumu Ankara Şube Müdürlüğünce düzenlenen 27.08.2007 tarihli raporda ise; sol femur subtrokanterik tip-3 açık kırık, sol humerus kapitalium tip-2 açık kırık nedeniyle açık redüksiyon internal fiksasyon ve açık kırıkların kapatılması ameliyatı uygulanan …’in yaralanmasının, yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin şahısta saptanan femur açık kırığı (5. derece) ve humerus açık kırığının (4. derece) müştereken yaşam fonksiyonlarını (6) ağır derecede etkilediği açıklamalarına yer verildiği,

İnceleme dışı davanın katılanı … hakkında Sincan Devlet Hastanesince düzenlenen 25.05.2006 tarihli raporda; delici kesici alet yaralanması nedeniyle getirildiği, sağ kranyumda 2 cm, sol el üzerinde 2 cm, sağ el üzerinde 4 cm, falanks ucunda 1 cm uzunluğundaki kesilerin sütüre edildiği, hayati tehlikesinin bulunmadığı, alkolsüz olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,

İnceleme dışı davanın mağduru … … hakkında Sincan Devlet Hastanesince düzenlenen 25.05.2006 tarihli raporda; delici kesici alet yaralanması nedeniyle getirildiği, servikal bölge posteriorda 5 cm uzunluğundaki cilt, cilt altı kesinin sütüre edildiği, hayati tehlikesinin bulunmadığı, alkolsüz olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun bildirildiği,

İnceleme dışı davanın mağduru Cem Ateş hakkında Adli Tıp Kurumu Ankara Şube Müdürlüğünce düzenlenen 26.05.2006 tarihli raporda; sol dirsek iç kısımda 0,5 cm uzunluğunda 2 adet yüzeysel sıyrık saptandığı, subjektif olarak sağ ön kol ve boyun ağrısı ifade eden şahsın yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,

Sanık … hakkında Etimesgut Devlet Hastanesince 27.05.2006 tarihinde saat 01.00’de düzenlenen raporda; darp cebir izine rastlanılmadığı ve alkolsüz olduğunun bildirildiği,

Etimesgut Devlet Hastanesi tarafından inceleme dışı sanıklardan … hakkında düzenlenen 26.05.2006 tarihli raporda; sağ avuç içinde ve sağ el 4. parmak distalinde hafif sıyrıklar görüldüğü, diğer sistemlerin doğal olduğu, alkol bulunmadığı, hayati tehlikesinin olmadığı, … hakkında düzenlenen 26.05.2006 tarihli rapor ile … ve … hakkında düzenlenen 27.05.2006 tarihli raporlarda; darp cebir izine rastlanılmadığı, alkolsüz oldukları, … (Nejdet oğlu) hakkında düzenlenen 28.05.2006 tarihli raporda; sağ el 5. parmak sırtında 1 cm uzunluğunda 2-3 günlük sıyrık olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, … hakkında düzenlenen 28.05.2006 tarihli raporda; sağ el 3. parmak iç kısmında 2 cm uzunluğunda tahminen 2-3 günlük sütüre edilmemiş cilt kesisi olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığının belirtildiği,

İnceleme dışı sanık … hakkında Etimesgut Devlet Hastanesince 29.05.2006 tarihinde düzenlenen raporda; kafa travması nedeniyle sağda pariatel bölgede 6 cm uzunluğunda sütüre edilmiş kesi olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı, Sincan 5. No’lu Sağlık Ocağı tarafından düzenlenen 13.06.2006 tarihli raporda ise; yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun bildirildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan … Kollukta; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında Eray Çarşısı’ndaki iş yerinde bulunduğu sırada aşağı taraftan gelen kavga sesleri üzerine dışarı çıkıp baktığında aynı yerde güvenlikçi olarak çalışan oğlu…’ın kavganın ortasında kaldığını ve yerde olduğunu gördüğünü, darbedilen oğlunu kurtarmak isterken ismini bilmediği, görse tanıyabileceği esmer bir şahsın sol eline kesici bir aletle vurduğunu, daha sonra … isimli şahsın “Yapmayın, etmeyin, vurmayın” demesine rağmen aynı kişinin bu sefer de sol ayağına sallama tabir edilen satırla vurarak yaraladığını, kendisini yaralayan tanımadığı ve ismini bilmediği şahıstan şikâyetçi olduğunu,

Mahkemede 17.03.2009 tarihli 1. oturumda; huzurda bulunan sanıklardan … ile huzurda olmayan sanıklardan …’in kendisini yaraladıklarını, diğer sanıkların kendisine vurmadıklarını, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini, 06.09.2012 tarihli 28. oturumda; kavganın olduğu yere doğru gittiği sırada kalabalığın içerisinde bulunan ve elinde sallama olan polis karakolunda da teşhis ettiği kişiyle …’in üzerine doğru geldiklerini, …’in elinde sallama olan kişiye hitaben kendisini kastederek “Bunun suçu yok, ona karışma” demesine rağmen bu kişinin onu dinlemeyerek elindeki sallamayla sol koluna, omzuna ve sol bacağına vurduğunu, başka kimsenin kendisini darbetmediğini, kendisini sallamayla ağır bir şekilde yaralayan kişinin karakolda teşhis ettiği …’in yanındaki şahıs olduğunu, lüzum üzerine tekrar sorulduğunda; ismini sonradan öğrendiği sanık …’in kendisine satırla vurarak yaraladığını, bundan kesin olarak emin olduğunu,

İnceleme dışı davanın katılanı … Kollukta; Eray Çarşısı’nda güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, 24.05.2006 tarihinde akşam saatlerinde çarşıdaki esnaf ile mahalleden tanıdığı bazı kişiler arasında kavga yaşandığını, kavganın oluş şeklini ve nedenini bilmediğini, 25.05.2006 tarihinde saat 19.00 sıralarında göreve başladığını, saat 21.30 sıralarında önceki gün kavga eden taraflardan mahalleden tanıdığı, işi gücü olmayıp boşta gezen kişiler olarak bildiği …, …, soyadlarını bilmediği Hüseyin, …, Halk otobüsünde muavinlik yapan İbrahim ve isimlerini bilmediği şahısların da bulunduğu kalabalık bir grubu çarşının karşısındaki pazar yerinde gördüğünü, kendilerini tanıması ve … adındaki bir arkadaşlarının önceki günkü kavgada yaralanması nedeniyle…’un durumunu sormak üzerine bu kişilerin yanına gittiğini, içlerinden … isimli kişinin kavganın kendilerinden kaynaklandığını ima ederek tepki gösterdiğini, yanında bulunan diğer kişilerin kavgayla kendisinin ilgisi olmadığını söylemeleri üzerine konunun kapandığını, daha sonra bu kişilerin toplu hâlde Eray Çarşısı’na girdiklerini, … isimli kişinin kendisine hitaben “Güvenlikçiler görevini yapamıyor” dediğini, bunun üzerine önceki gün yaşanan kavgayla ilgisi ve bilgisinin olmadığını söylediğini, şahısların ellerinde bulunan sopa ve sallamalar ile kendisine ve yanında bulunan güvenlik görevlisi … …’a saldırarak yaraladıklarını, şahısların daha sonra çarşıda esnaflık yapan babası … ile karşılaştıklarını ve babasını da sallama ile yaraladıktan sonra çarşıdan ayrıldıklarını,

Mahkemede 17.03.2009 tarihli 1. oturumda; aralarında …’in de bulunduğu huzurdaki sanıklar ile huzurda olmayan diğer sanıkların kendisine saldırdıklarını ve yaraladıklarını, şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,

İnceleme dışı davanın şikâyetçisi Musa Moran aşamalarda; olayı görmediğini, saat 21.30 sıralarında iş merkezinin yöneticisi tarafından haber verilmesi üzerine Eray Çarşısı’na gittiğinde kendisine ait kuru yemiş dükkânının vitrin camının kırıldığını gördüğünü, polislere bu olayı …, …, …, soyadlarını bilmediği Kemal, Oktay, Hüseyin, İbrahim, Osman, Ciğer lakaplı …, …’ın yapmış olabileceklerini, bu kişilerin sürekli olarak çarşıya gelerek esnaftan menfaat temin ettiklerini, alkol alarak etrafa rahatsızlık verdiklerini söylediğini, sonradan öğrendiği kadarıyla bu kişilerin çarşıda güvenlik görevlisi olarak çalışan … ve … …’a “Siz buranın güvenliğini sağlayamıyorsunuz” diyerek sataştıklarını, çıkan tartışma sonucunda sallama ve sopalarla …, …, … … ve Cem Ateş’i yaraladıklarını, dükkânında 150 TL’lik zarar oluştuğunu,

İnceleme dışı davanın mağduru … … aşamalarda; güvenlik görevlisi olarak çalıştığı …Merkezi’nde arkadaşı … ile birlikte devriye görevi yaptıkları sırada 20 kişiye yakın kalabalık bir grubun çarşı içine girdiğini, içlerinden … isimli şahsın …’in yanına gelerek “Siz burada güvenlik yapamıyorsunuz” dediğini ve eliyle göğsüne vurduğunu, daha sonra karakolda teşhis ettiği şahıslar ile yakalanamayan diğer kişilerin ellerindeki sopa ve sallama tabir edilen bıçaklarla kendilerine saldırdıklarını, yaklaşık 200 metre gittikten sonra …’in babasına bıçakla saldırıp yaraladıklarını, bazı dükkânların camlarını kırdıklarını, daha sonra hep birlikte olay yerinden ayrıldıklarını,

Tanık … … Kollukta; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında … ve …’la birlikte …Merkezi’nde dondurma yedikleri sırada arkadaşları …’ün alkollü bir şekilde yanlarına geldiğini, bir tane bira içtiğini, zaten aşırı derecede alkollü olduğunu, üzerinde siyah kılıflı, tahminen sapı ile birlikte 70 cm olan sallama tabir edilen bıçak olduğunu, “Ben içeri kadar gidiyorum” diyerek kapının ağzında tanımadığı 8-10 kişilik bir grupla görüştükten sonra içeri girdiklerini, bir süre sonra …’ün sesini duyunca olay yerine gittiklerini, o esnada iş merkezinde güvenlik görevlisi olan…’ın elindeki sallama bıçak ile …’nin kafasına vurduğunu, bunun üzerine …’yi alarak hastaneye götürdüklerini ve olay yerine tekrar dönmediklerini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; … … ve … ile birlikte Eray Çarşısı’nda bulunan dondurmacının önünde oturdukları sırada mahalleden tanıdıkları …’ün alkollü bir şekilde yanlarına geldiğini, biraz oturduktan sonra çarşıya gideceğini söyleyerek ayrıldığını, çarşı girişinde tanımadığı 10 kişilik bir grupla bir süre konuştuktan sonra çarşıya girdiklerini, biraz sonra çarşıda kavga çıktığını, …’ün sesini duyunca yanına gittiklerini, kalabalık bir grup arasında kavga yaşandığını, kimlerin kavga ettiğini anlamadan başına aldığı darbeyle yaralandığını, kan akması üzerine arkadaşlarının kendisini alarak sağlık kuruluşuna götürdüklerini, olayları ve kendisini kimin yaraladığını görmediğini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında … ve … …’la birlikte …Merkezi’nde dondurma yedikleri sırada arkadaşları …’ün alkollü bir şekilde yanlarına geldiğini, bir tane bira içtiğini, zaten aşırı derecede alkollü olduğunu, üzerinde siyah kılıflı, tahminen sapı ile birlikte 70 cm olan sallama tabir edilen bıçak olduğunu, “Ben içeri kadar gidiyorum” diyerek kapının ağzında tanımadığı 8-10 kişilik bir grupla görüştükten sonra içeri girdiklerini, bir süre sonra …’ün sesini duyunca olay yerine gittiklerini, o esnada iş merkezinde güvenlik görevlisi olan…’ın elindeki sallama bıçak ile …’nin kafasına vurduğunu, bunun üzerine …’yi alarak hastaneye götürdüklerini ve olay yerine tekrar dönmediklerini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; olay tarihinde akşam saatlerinde …Merkezi’nin yanındaki pazar yerinde alkol aldığını, daha sonra Adalet Parkı’na giderek burada arkadaşları …, …, …, …, Ciğer lakaplı …, soyadını bilmediği İbrahim ve yanlarında bulunan tanımadığı birkaç kişiyle karşılaştığını, birlikte …Merkezi içinde bulunan dükkândan kuru yemiş almak için gittiklerini, park içinde tanımadığı bir çocuğun elinde sallama bıçak gördüğünü ve alarak beline soktuğunu, önden giden arkadaşlarının güvenlik görevlisi …’i aralarına aldıklarını, bir gün önceki olayla ilgili konuştuklarını, Gürkan’ın arkadaşlarına küfrederek gitmelerini söylediğini, bunun üzerine arkadaşlarının…’ın üzerine saldırdıklarını, kavgaya karışmadığını, kavgayı aralamak için araya girdiğini, arbede sırasında belinde bulunan sallamanın yere düştüğünü, Gürkan’ın yere düşen sallamayı alarak kendilerine doğru sallamaya başladığını, arkadaşları … ve Ciğer lakaplı … ile birlikte iş merkezinin arka kapısından kaçarak gittiklerini, daha sonra da olay yerine dönmediklerini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; olay tarihinde saat 21.00 sıralarında gazete dağıtımı yapan arkadaşına yardım edeceği için …Merkezi’nin önündeki servis aracında oturarak beklediği sırada tanımadığı 15-20 kişilik bir grubun ellerinde sallama olarak tabir edilen bıçak ve sopalarla …Merkezi’ne doğru geldiklerini, grubun içinden sadece arkadaşları … ve Ciğer lakaplı …’i tanıdığını, şahısların iş merkezindeki güvenlik görevlileri ile tartışmaya başladıklarını, aralarında çıkan kavgada, kalabalık grubun ellerindeki sopalarla güvenlik görevlilerini dövdüklerini ve olay yerinden ayrılarak gittilerini, aradan birkaç dakika geçtikten sonra bu grubun tekrar aynı yere gerelek “Arkadaşımızın kanını yerde bırakmayacağız” dediklerini ve yaşlı bir şahsı darbedip yere yıktıklarını, kendisiyle birlikte orada bulunan tanımadığı bazı kişilerin araya girerek yaşlı kişiyi kalabalık grubun elinden kurtardıklarını, arbede sırasında cam kırılma sesleri duyduğunu, kuru yemiş dükkânının camını beyaz tişörtlü bir şahsın elindeki sopa veya bıçakla kırdığını, olaydan sonra servisle işe gittiğini, olaylara karışmadığını, kimseyi darbetmediğini,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; saat 22.00 sıralarında internete girmek için …Merkezi’ne gittiğini, içeri girdiğinde kendisini gören güvenlik görevlisi …’in yanına gelerek mahkemede görülmekte olan aralarındaki davayı sorduğunu, davadan haberi olmadığını, cezaevinden yeni çıktığını söylediği sırada tanımadığı bir şahsın gelerek eliyle…’a vurduğunu ve daha sonra kalabalık grupla… arasında arbede yaşandığını, cezaevinden yeni çıktığı için kavgaya karışmadan olay yerinden kaçtığını,

İnceleme dışı sanık … (Nejdet oğlu) aşamalarda; olay sırasında kimseye herhangi bir davranışta bulunmadığını, mağdurlara yapılan saldırıyı engellemeye çalıştığını,

İnceleme dışı sanık … aşamalarda; olayları görmediğini, olay yerinde bulunmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,

İnceleme dışı sanık … Mahkemede; evinin …Merkezine yakın olduğunu, kavgayı gördüğünü ancak olayların içinde bulunmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık … aşamalarda; kavgaya karışmadığını, olayların yaşandığı saatte Batıkent’te bulunan … Sanayi Sitesi’ndeki iş yerinde çalışmakta olduğunu, 26.05.2006 tarihinde saat 11.00 sıralarında eve geldiğini, olayın yaşandığı saatte annesiyle babasının parkta yürüyüş yaptıkları sırada babasının telefon ettiğini ve kavgadan bahsederek nerede olduğunu sorduğunu, babasına iş yerinde olduğunu söylediğini, babasının iş yerinde olduğunu doğrulamak için şirketi arayarak şirket amiri … ile görüştüğünü, olaylar esnasında iş yerinde bulunduğuna patronu … ile iş arkadaşı …’ın şahit olduklarını, katılan ile aralarında olaydan 2-3 ay öncesine dayanan husumet bulunduğunu, bu nedenle kendisini de olaya dâhil etmiş olabileceğini, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.

“google.maps” isimli internet sitesinden; sanığın çalıştığını beyan ettiği … Sanayi Sitesi ile olayın meydana geldiği …Merkezi arasında araçla 14 dakikada ulaşılabilecek 12,2 km uzunluğunda kara yolu mesafesinin olduğu görülmüştür.

Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.

Hukuk devleti, kişilere hukuki güven sağlayan, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı devlettir. Hak ve özgürlükler kullanılınca, yani yaşama geçince, anlam ve değer kazanırlar. Bu bağlamda savunma hakkı da şüpheliyi ve sanığı ilgilendirdiği kadar, bir gün şüpheli veya sanık konumuna düşebilecek olan toplumda yaşayan herhangi bir ferdi, dolayısıyla bütün toplumu ve yine adaleti sağlama yükümlülüğü bulunan Devleti de ilgilendirmektedir. Ceza muhakemesinin amacı, yargılama neticesi verilen ve iddia ile savunmanın değerlendirilmesinden ibaret olan hükmün doğru olmasını sağlamaktadır. Bu yönüyle, geniş bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereken savunma hakkı, yargı mercileri huzurunda kendisini savunma, müdafi yardımından yararlanma, susma, soru sorma, aleyhine olan işleme katılmama, tercümandan yararlanma, delillerin toplanmasını isteme, duruşmada hazır bulunma, kanun yoluna başvurma gibi hakları içermektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan “adil yargılanma hakkı” hukukun üstünlüğü ile adalete erişimi koruyan ve kişilerin ceza muhakemesinin ilk aşaması olan soruşturmanın başından itibaren açık ve adil bir şekilde yargılanmalarını teminat altına alan mutlak bir hak olup kişilerin hukuk devleti kuralları içinde makul sürede yargılanmasını öngörür. Adil yargılanma hakkı hukuk devleti ilkesinin bir gereği olup, bireyler için bir hak, devlet için ise bir görevdir. Adil yargılanma hakkının amacı, yargılamanın doğru, hakkaniyete uygun ve adil bir biçimde yerine getirilmesini sağlamaktır.

Yapılan yargılama sırasında delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi, adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında ele alınmaktadır. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (AYM; B. N: 2013/1134, 16.05.2013 ve B. N: 2014/9817, 26.02.2015). Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma hakkı, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel haklar ve ödevler” bölümünde yer alan 36. maddesinde savunma hakkı; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenmiş olup, “temel hak” niteliğine uygun olarak savunma hakkı verilmemesi veya savunma hakkının sınırlandırılması durumunda verilen karar hukuka aykırı olacaktır. Buna göre, sanığın ceza muhakemesindeki en önemli haklarından birisi, yargı mercilerince her aşamada nazara alınması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın herhangi bir nedenle sınırlandırılması da mümkün değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308/8 ve 5271 sayılı CMK’nın 289/1-h maddeleri uyarınca savunma hakkının sınırlandırılması mutlak bozma nedenlerindendir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanık … ile inceleme dışı 8 sanığın arkadaşları olan …’in, 24.05.2006 tarihinde inceleme dışı davanın katılanı … ile mağduru … …’ın güvenlik görevlisi olarak çalıştıkları …Merkezi’nde çıkan kavgada yaralandığı, bu kavgada arkadaşları…’un yaralanmasından iş merkezindeki güvenlik görevlilerini sorumlu tutan sanıkların, 25.05.2006 tarihinde saat 21.30 sıralarında yanlarına sopa ve sallama olarak tabir edilen bıçaklar alarak …Merkezi’ne gittikleri, inceleme dışı sanık …’ın güvenlik görevlileri… ile …’a hitaben “Güvenlikçiler görevini yapamıyor” dediği, güvenlik görevlisi…’ın önceki gün yaşanan kavgayla ilgilerinin olmadığını söylemesi üzerine aralarında yaşanan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, sanıkların birlikte… ile …’u yaraladıkları, daha sonra sanıkların iş merkezinden çıkacakları sırada…’ın aynı yerde esnaf olan babası katılan …’le karşılaştıkları, burada da yaşanan arbede esnasında civarda bulunan dükkânların camlarının kırıldığı ve katılan …’in yaşam fonksiyonlarını (6) ağır derecede etkileyen kemik kırığına neden olacak şekilde ve basit bir tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ölçüde yaralandığı, olay yerinden sallama olarak tabir edilen 2 adet bıçak ile 1 adet sopa ele geçirildiği anlaşılan olayda; inceleme dışı davanın katılanı… ile mağduru …’un kendilerini darbeden kalabalık grup içerisinde sanık …’in de bulunduğunu, katılan …’in kendisini yaralayan kişinin duruşmada hazır bulunan sanık … olduğunu beyan ettikleri anlaşılmış ise de, sanığın aşamalardaki istikrarlı savunmalarında olaya karışmadığını, olay sırasında iş yerinde çalıştığını, buna ilişkin tanıklarının olduğunu, olayı iş yerinde bulunduğu sırada kendisini arayan babasından öğrendiğini, katılan … ile aralarında 2-3 ay öncesine dayanan husumet bulunduğunu ifade etmesi, sanığın olay yerinde bulunduğuna dair herhangi bir tanık beyanının olmaması, kavgaya karışan inceleme dışı bazı sanıkların olay anına ilişkin birbirlerinden bahsettikleri hâlde sanık …’in de yanlarında olduğuna dair herhangi bir beyanlarının bulunmaması karşısında; ceza yargılamasının amacının, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğundan hareketle, sanığın savunmasında isimlerini bildirdiği …, … ve …’ın tanık olarak dinlenmeleri, sanığın olay tarihinde kullandığı cep telefonuna ilişkin baz istasyonu bilgilerini de kapsayacak şekilde HTS kayıtları getirtilerek olay sırasında iş yerinde olup olmadığı ve babasının kendisini arayıp aramadığı araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, sanığın savunmasında ileri sürdüğü hususlar araştırılmadan, tanık dinletme talebi hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmeden eksik araştırmayla mahkûmiyet hükmü kurulmasında isabet bulunmadığı gibi sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan bu durumun adil yargılanma ilkesini de ihlal ettiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin itiraza konu mahkûmiyet hükmünün, eksik araştırmayla ve adil yargılanma ilkesi ihlal edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; haklı nedene dayanmayan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 05.05.2015 tarihli ve 36991-15953 sayılı, sanık …’in katılan …’e yönelik kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Sincan (Ankara Batı) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.10.2012 tarihli ve 41-717 sayılı, sanık …’in katılan …’e yönelik kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün, sanığın savunmasında isimlerini bildirdiği …, … ve …’ın tanık olarak dinlenmeleri, sanığın olay tarihinde kullandığı cep telefonuna ilişkin baz istayonu bilgilerini de kapsayacak şekilde HTS kayıtları getirtilerek olay sırasında iş yerinde olup olmadığı ve babasının kendisini arayıp aramadığı araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, sanığın savunmasında ileri sürdüğü hususlar araştırılmadan, tanık dinletme talebi hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden ve sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan bu durum nedeniyle adil yargılanma ilkesi de ihlal edildiğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.03.2020 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 12.03.2020 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.