Kiralananın Tahliyesi-Haksız İşgal Tazminatının Tahsili

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
E: 2012/6-1067
K: 2013/364
K.T.: 13.03.2013
DAVA: Taraflar arasındaki “haksız işgal tazminatı ve tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda. Antalya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 23.12.2010 gün ve 2010/240 E. – 2010/1628 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 28.6.2011 gün ve 2011/3777 E-2011/7121 K. sayılı ilamı ile;
(… Dava, fuzuli işgal sebebiyle kiralananın tahliyesi ve 20.146 TL haksız işgal tazminatının tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüyle fuzuli işgal sebebiyle kiralananın tahliyesine, 19.300 TL haksız işgal tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir usulsüzlük bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davalı vekilinin haksız işgal tazminatına dair temyiz itirazlarına gelince:
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin davaya konu edilen iki adet dükkanı 01.11.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle dava dışı H.A. isimli kişiye kiraladığını, sözleşmede devir yetkisi olmamasına rağmen kiracının 01.6.2008 tarihli alt kira sözleşmesiyle kiralananı davalı şirkete kiraladığını, kiralananın devrine onay vermeyen davacının 3091 sayılı kanun gereğince başvuruda bulunması üzerine Konyaaltı Kaymakamlığımın müdahalenin önlenmesiyle birlikte taşınmazın kadastro tespiti sırasında adına tescil edilen Hazine’ye teslimine karar verdiğini, davacının bu karara karşı idari yargıda açtığı davada ise uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle genel hükümler çerçevesinde adli yargıda çözülmesinin hüküm altına alındığını, devir yasağı sebebiyle alt kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kiralananın onbeş gün içinde tahliye edilmesi davalıya 19.01.2010 tarihli ihtarnameyle bildirilmesine karşın sonuç alınamadığını belirterek, fuzuli işgal sebebiyle kiralananın tahliyesini ve Haziran 2008-0cak 2010 arasındaki süre için aylık 1.000 TL’den 20.000 TL haksız işgal tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, kiralananın ruhsatsız ve kaçak olması ve taşınır mal hükmünde bulunması sebebiyle davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacının Medeni Kanun’un 984. maddesi gereğince bir yıllık süre içinde dava hakkını kullanmadığından istemin zamanaşımına uğradığını, davacının korunmaya değer üstün bir hakkının bulunmadığını, kendisinin de fuzuli şagil durumunda bulunduğunu, davalının dükkanları elinde bulunduran H.A.’dan yasaya uygun olduğunu düşünerek kiraladığını, davacının H.A. kira ilişkisi kurduğu iddiasının kötü niyetli ve haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, ayrıca istenilen miktarın fahiş olup kabul edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı, dava dışı H.A. düzenlediği 1.11.2007 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesiyle davaya konu kiralananları adı geçene kiralamış, sözleşmenin özel şartlar bölümü 1. maddesinde kiracının kiralayanın yazılı onayı olmadan kiralananı tamamen ya da kısmen başkasına devir, temlik ve ciro edemeyeceği, ortak alamayacağı kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup sözleşmenin taraflarını bağlar. Sözleşmede devir yasağı bulunmasına karşın kiracı H.A. 01.06.2008 başlangıç, 29.10.2010 bitim tarihli alt kira sözleşmesiyle kiralananları davalı şirkete devretmiştir. Belediye sınırları içinde ve musakkaf nitelikli kiralananlar 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine tabidir. Anılan Kanunun 12. maddesi gereğince sözleşmedeki devir yasağına rağmen alt kira sözleşmesiyle kiralananı kullanan davalı şirket fuzuli şagil durumundadır. Bununla birlikte davacının kiracısıyla düzenlediği 01.11.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi yöntemine uygun şekilde feshedilmediğinden geçerliliğini sürdürmektedir. Kira sözleşmeleri taraflarına şahsi hak sağladığından kiralayan her ne kadar kiralananı haksız şekilde bulunduran kişilere karşı fuzuli işgalleri sebebiyle müdahalelerinin önlenmesini ve tahliyesini isteyebilecekse de, kira alacakları yönünden muhatabı kiracı olduğundan ödenmeyen kira paralarını ancak kiracısından talep edebilir. Zira kira sözleşmesi halen varlığını devam ettirmektedir. Kira parası dışında fuzuli şagilden de haksız işgal tazminatı alması sebepsiz zenginleşmesine yol açar. Bu itibarla davalının kullanımında olduğu sürede davacının kiralanana dair alacağını kira parası olarak kiracısından istemesi gerekirken fuzuli şagilden haksız işgal tazminatı adı altında talep etmesi ve mahkemece bu yönden de davanın kabul edilmesi doğru görülmediğinden hükmün haksız işgal tazminatına yönelik olarak bozulması gerekmiştir …),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda: mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HGK’ca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, haksız işgal tazminatı ve tahliye istemine ilişkindir.
Davacı vekili, zilyedi olduğu taşınmazda bulunan 1 ve 2 numaralı dükkanları dava dışı H.A.’ya kiraya verdiğini, kiracının sözleşme uyarınca kira ilişkisinin ve kiracılık sıfatını üçüncü kişilere devir yetkisi olmadığı halde davalı şirkete kiraya verdiğini ileri sürerek, davalının tahliyesine ve Mayıs 2008’den dava tarihine kadar geçen süre için haksız işgal tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davaya konu dükkanları H.A.’dan kiraladığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, haksız işgalci olduğu gerekçesiyle davalının tahliyesine ve haksız işgal tazminatı ödemesine karar verilmiş; Özel Dairece hükmün, tahliye yönünden ONANMASINA, haksız işgal tazminatı yönünden ise BOZULMASINA karar verilmiştir. yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Tahliyeye dair karar Özel Dairece onanmakla kesinleşmiştir.
HGK önüne gelen uyuşmazlık, haksız işgal tazminatına dair davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden: davacıyla dava dışı H.A. arasında 01.11.2007 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmenin dava tarihi itibariyle geçerli olup devam ettiği, sözleşmenin özel şartlara dair 1. maddesinde kiracının kiraya verenin yazılı muvafakati olmadan kiralanan yeri tamamen veya kısmen başkasına devir, temlik ve ciro edemeyeceği, ortak alamayacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacıyla dava dışı H.A. arasında düzenlenen kira sözleşmesi dava tarihi itibariyle geçerli olup, devam ettiğine göre, davacı davaya konu dükkanlara ait kira bedellerini bu sözleşme uyarınca kiracı H.A.’dan istemesi gerekir. Aksinin kabulü davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır.
O halde bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, H.G.K.’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının iadesine, aynı kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.