Boşanma Kararının Tenfizi ve Tanınması Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/13577
Karar: 2005/16046
Karar Tarihi: 03.10.2005

BOŞANMA KARARININ TENFİZ VE TANINMASI DAVASI – İLAMIN TARAFLARININ VEYA EN AZINDAN BİRİNİN TÜRK OLMASINA GEREK BULUNMADIĞI – TÜRK VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKMALARINA İZİN VERİLENLER İLE VATANDAŞLIĞI KAYBEDENLERİN İDARECE KAYITLARIN KAPATILMASI

ÖZET: Yabancı mahkeme ilamlarının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için, ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk olmasına gerek bulunmamaktadır. Türk Vatandaşlığı Kanunu, Türk Vatandaşlığından çıkmalarına izin verilenler ile vatandaşlığı kaybedenlerin artık kişisel hal değişikliklerine ilişkin evlenme, boşanma, ölüm ve benzeri nüfus olaylarının kütüklerine işlenmeyeceğini öngörmüş ise de idarece kayıtların kapatılmasının, tenfiz ve tanımaya karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.

(2675 S. K. m. 34, 38, 42) (403 S. K. m. 20, 29)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı; Avusturya Leopoldstadt Bölge Mahkemesinden verilen boşanma kararının tenfiz ve tanınmasına karar verilmesini istemiştir.

Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 34. maddesi; yabancı mahkemelerden, hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş ilamların Türkiye’de icra alınabilmesinin verilecek tenfiz kararına bağlı olduğunu, 42. maddesi de; yabancı ilamın kesin delil ve kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin ilamın tenfiz şartlarını taşımasına bağlı olduğunu ancak; tanımada 38. maddenin (a) ve (d) bentlerinin aranmayacağını hükme bağlamıştır.

Yabancı mahkeme kararının ekinde mahkemece onaylanan çocukların velayetine kişisel ilişkiye, nafakaya ve malların paylaşımına ilişkin protokol bulunmaktadır. Yabancı ilam 4.9.2002’de kesinleşmiştir. İlam kesinleşmeden tarafların 12.12.2001’de Türk Vatandaşlığından çıkmalarına izin verildiği (403 Sayılı TVK. m. 29) ve 5.8.2002’de de Türk vatandaşlığını kaybettikleri görülmektedir.

Mahkemece istek, tarafların Türk Vatandaşı olmaması, tanıma ve tenfizin şartlarının oluşmaması sebebiyle reddedilmiştir.

Yabancı mahkeme ilamlarının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için, ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk olmasına gerek bulunmamaktadır. Taraflar Türk olmasa bile ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler.

10.6.2004 günlü Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 96. maddesi; Türk Vatandaşlığı Kanununun 20. maddesi uyarınca Türk Vatandaşlığından çıkmalarına izin verilenler ile, vatandaşlığı kaybedenlerin artık kişisel hal değişikliklerine ilişkin evlenme, boşanma, ölüm ve benzeri nüfus olaylarının kütüklerine işlenmeyeceğini öngörmüş ise de idarece kayıtların kapatılmasının, tenfiz ve tanımaya karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.

Davacının tenfiz ve tanıma kararı istemesinden miras, velayet, nafakalar, malların paylaşımı yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklama karşısında davanın kabulü gerekirken isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *