Ecrimisil Davasında Yemin Teklif Etme Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2014/22729
Karar: 2015/1433
Karar Tarihi: 29.01.2015

ECRİMİSİL DAVASI – DAVACI TARAFA DAVALIYA YEMİN TEKLİF ETME HAKKININ OLDUĞUNUN HATIRLATILMASI SULH HUKUK MAHKEMESİ’NİN DOSYASININ BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLEREK VARILACAK SONUÇ ÇERÇEVESİNDE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZET: Davacı tarafa, davalıya yemin teklif etme hakkının olduğunun hatırlatılması, ondan sonra toplanacak delillerin, toplanan deliller ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin dosyasının birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir.

(YHGK 27.02.2002 T. 2002/3-131 E. 2002/114 K.) (YİBK 25.05.1938 T. 1937/29 E. 1938/10 K.)

Dava ve Karar: Dava; paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.

Davacı, miras bırakan babası H. T.’un paydaşı olduğu 461 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın bir katında davalı mirasçının oturduğunu, giriş katını da kiraya vererek tasarruf ettiğini, yine miras bırakan adına kayıtlı 34 TBV plakalı ticari taksiyi de davalının işlettirdiğini, payına karşılık herhangi bir bedel ödemediğini ileri sürerek, murisin ölüm tarihinden itibaren taksi için 8.000.-TL, taşınmaz için 2.000.-TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, murisin ölümünden sonra taksinin işletilmesinin durdurulduğunu, miras bırakanın sağlığında kiraya verilen taşınmazın giriş katının da miras bırakanın ölümünden sonra davacının taciz etmesi sebebiyle 2008 yılı Ocak ayında kiracıyı tahliye ettiğini ve o tarihten beri boş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ticari araçla ilgili davacının imzasının yer aldığı noterde düzenlenmiş feragatname başlıklı belge ile 15.05.2009 tarihli ”Satış Sözleşmesi(Protokol)” başlıklı adi yazılı belgeyi evrak arasına sunmuştur.

Mahkemece, 18.05.2009 tarihli feragatnameyle davacının açıkça araçla ilgili hak ve hisselerinden davalı yararına feragat ettiği, öte yandan davalının kullanımında bulunan daire yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşmediği, diğer daire yönünden ise kiraya verilerek gelir elde edildiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 461 ada 6 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın 212/26072 payının mirasbırakan H. T. adına kayıtlı olduğu, murisin 07.12.2007 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı, davalı oğluyla dava dışı mirasçıları olan eşi K. T. kızı S. H. G.’nun kaldıkları, yine ecrimisile konu 34 TBV 98 plakalı aracın evveliyatta miras bırakana ait iken 22.05.2009 tarihinde 3/4 payının davalı, 1/4 payının ise dava dışı mirasçı K. T. adına kaydedildiği, 04.06.2009 tarihinde ise dava dışı B. K. isimli şahsa devredildiği, araçla ilgili olarak davacının 03.03.2008 tarihinde açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasının Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 16.10.2008 tarih ve 2008/200 Esas, 2008/879 sayılı kararıyla kabul edildiği ve 09.01.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)

25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

Somut olaya gelince, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden davacının ecrimisile konu taşınmazla ilgili olarak 26.08.2008 tarihinde Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/753 Esas sayılı dosyasından ortaklığın giderilmesi davası açtığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan; 17.12.2009 tarihinde açılan eldeki davada, davacı taraf, dava dilekçesinde açıkça ”Yemin” deliline dayandığını bildirdiği halde, davacıya, karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.

Hal böyle olunca, davacı tarafa, davalıya yemin teklif etme hakkının olduğunun hatırlatılması, ondan sonra yukarıda belirtilen ilkeler gözetilmek suretiyle toplanacak delillerin, toplanan deliller ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/753 Esas sayılı dosyasının birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi gereğince bozulmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *