İşçilik Alacakları-Kıdem Tazminatı

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/7538
Karar: 2017/22168
Karar Tarihi: 29.12.2017

İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI – DAVACININ HAK ETTİĞİ ANCAK BLOKE KONULAN NET ON ÜÇ BİN TL KIDEM TAZMİNATININ DAVALI TARAFINDAN ÖDENMESİ GEREKTİĞİ – KIDEM TAZMİNATI YÖNÜNDEN DAVACI LEHİNE KARAR VERİLECEĞİ – KARŞI DAVA HAKKINDA DA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davacının hak ettiği ancak bloke konulan net on üç bin TL kıdem tazminatının davalı tarafından ödenmesi gerektiğinden bu on üç bin TL’nin davacı işçi lehine hüküm altına alınmalıdır. Ayrıca mahkemece asıl dava ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulup sonuca gidilmelidir. Davacı işçinin davasının gerekçesiz olarak reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

(6100 S. K. m. 297)

Dava: Davacı-birleşen dosya davalısı, asıl davada kıdem tazminatının ödetilmesine, davalı-birleşen dosya davacısı birleşen davada Kooperatif zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı – karşı davalı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin müdürü iken 16/08/2010 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, davalı kooperatifin müvekkiline tazminat ödemesi yaparken 13.000,00 TL’sini keserek ödeme yaptığını, gerekçe olarak ta … Un Fabrikası sahipleri ile yapılan buğday alışverişinde kooperatife ödenmeyen alacağın bir kısım sorumluluğunun müvekkil üzerine bırakılması amacı taşıdığını, müvekkilinin adı geçen firma ile yapılan alış verişi Bölge Müdürlüğü ve Genel Müdürlüğün talimatı ile yaptığını, yapılan satışın genel ticari teamüller ve kooperatif uygulamalarına uygun olduğunu, müvekkil aleyhine dava açılmadan hakkında bir yargı kararı olmadan yapılan tazminat kesintisinin hukuka uygun olmadığını iddia ederek davacının ödenmeyen kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini, açılan karşı davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tahsil edilemeyen alacağı ilişkin satışın yapıldığı tarihte kendisinin …’ta görevli olduğunu, hadisenin bilgisi ve yetkisi haricinde meydana geldiğini, davaya konu alacağın teminat altına alınmış olduğunu, kooperatif zararı olmadığını, takip edilen alacak ile ilgili kendisi hakkında dava açılmasının yersiz olduğunu savunarak karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı – karşı davacı vekili, davacının iş akdini sona erdiren kurumun Tarım Kredi Koop. Merkez Birliği Genel Müdürlüğü iken davanın müvekkil 1446 sayılı Tarım Kredi Kooperatifine karşı açılmasının yasal olmadığını, davacının müvekkil kurumda görev yaptığı dönemde karşı taraf olan … Un Fabrikasına hiç bir teminat almadan ve hiç bir güvenceye bağlanmadan usulsüz bir şekilde satış yaptığını, tüm hukuki çabalara rağmen alacağın 6 yıldır tahsil edilemediğini, müfettişler tarafından yapılan idari soruşturma raporunda; takibe rağmen alınamayan alacaklarda kooperatif temsilcilerinin sorumlu olduğu ve alacağın müsebbiplerden karşılanacağının belirtildiğini, davacının kurumdan ayrılmış olması, alacağın tahsilinin imkansız hale girmemesi için davacının da sorumlu olduğu alacak miktarı kadar davacının tazminat alacağına bir bankada hesap açtırılarak en yüksek faiz üzerinden bloke kondurulduğunu, … Un Fabrikasına yapılan satış nedeni ile doğan alacağın tahsil edilmesi halinde davacının kurumdan alması gereken ancak sorumlu olduğu asıl alacak nedeni ile ödenmeyen ve şu an için en yüksek faiz üzerinden repo yapılmış blokeli alacağının davacıya geri ödeneceğini bu durumun hukuka herhangi bir aykırılığının olmadığını savunarak davanın reddini, davacının müvekkil kooperatifte görev yaptığı dönemde gerekli teminatları almadan çekle kooperatif stoklarında bulunan hububatı vermek suretiyle yapmış olduğu usulsüz işlemle kooperatifi zarara uğrattığını, iddia ederek konu ile ilgili yapılan inceleme sonucu düzenlenmiş müfettiş raporunda da alacak karşılanmadığı takdirde sorumlusuna müracaat edileceğin belirtilmesi üzerine tahsili imkansız hale gelen kooperatif alacağının müvekkil kooperatifte müdür iken kurumdan ayrılan davacının da tahsil edilemeyen alacakta müşterek müteselsil sıfatı ile sorumlu olan davalının hissesine düşen 5.761,60 TL’nin zararın doğduğu 15/06/2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tazmin ve tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kabulüne karşı davanın reddine dair verilen ilk karar Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 29/05/2014 tarih 2013/18608 esas 2014/11712 karar sayılı ilamı ile ” Davalı, davacının teminat almadan satış yapması nedeniyle kurumun zarara uğradığını bildirerek davanın reddini savunmuş, birleşen dosyanın dava dilekçesinde de davacının teminat almadan hububat satışı yapması nedeniyle kurum alacağının tahsilinin imkansız hale geldiğini, tahsil edilemeyen kurum alacağından davacının da müşterek müteselsil olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek davacının kusuru nedeniyle davacıya düşen 5.761,60 TL.nin, zararın doğduğu 15.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, her ne kadar dosyaya celp edilen müfettiş raporuna göre usulsüz buğday satımından dolayı davalı kooperatifin zarara uğramasından davacının sorumlu olduğu belirtilmiş ise de; davacıya yüklenen sorumluluğun buğdayı neden … Firmasına teslim ettiği hususuna ilişkin olduğu, oysa adı geçen firmanın buğday satın alma yolunda yazılı bir başvurusu olmadığı halde teminat almadan, çek karşılığı buğday satışını gerçekleştiren ve çek karşılıksız çıktığında tekrar aynı firmadan çek alan ve Kooperatife malın teslimi için talimat veren kişinin Bölge Müdür Muavini olan … olduğu, bu hususun idari tahkikat evraklarından ve müfettiş raporundan da anlaşıldığı, dolayısıyla teminatsız buğday satışı ve tesliminden kaynaklanan zararın baş sorumlusunun Bölge Müdürü … ile tüm inisiyatifi …’e kaptıran Bölge Müdürü olduğu, olayda ve zararın oluşumunda davacının hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı, aksine satış, çek alma, çeki değiştirme, teminat almama işlemlerinin bölge müdür muavinin tek taraflı hareket ve tasarrufu ile gerçekleştirilmiş olduğundan davacının iş akdi feshedilirken kendisine ödenen kıdem tazminatından kesilen 13.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve davalı-birleştirilen dava davacısı kooperatif tarafından açılan davanın da reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.

Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının şube müdürü sıfatı ile görev yaptığı sırada bölge müdür yardımcısı tarafından dava dışı bir fabrikaya teminat alınmadan buğday satılması ve davacı ile diğer görevliler tarafından buğdayın 3.kişiye teslimi nedeniyle kurum tarafından 3.kişiden tahsil edilemeyen alacak nedeniyle davacının sorumlu olup olmadığı konusundadır. Davacının davalı işyerindeki görevi dikkate alındığında davacının davalı şubeye ait buğdayın satılması için gerekli koşulların neler olduğunu, bu şartların davaya konu satış işleminde bulunup bulunmadığını bilebilecek konumda olduğu, dosya içerisinde bulunan kurum müfettişi tarafından alınan yazılı savunmalarında ve davacı vekilinin savunmalarında davacının satışın usulsüz olduğunu bildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça dosyaya sunulan genelgede vadeli satışlarda teminat alınması gerektiği belirtilmektedir. Davacıya malın teslimi için verilmiş yazılı bir talimat dosyada bulunmamaktadır. Satışın usulüne uygun olmadığını bilen ve bu satış nedeni ile itirazlarını bölge müdürü ve vekili ile diğer görevlilere bildirdiğini ileri süren davacı bu durumu ispat edememiştir. Davacının kanunsuz emri yerine getirerek satışa konu buğdayı teslim ettiğinin anlaşılması ve söz konusu satıştan genel müdürlüğü haberdar etmemesi dikkate alındığında davacının meydana gelen zarardan sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekir. O halde asıl dava yönünden davacının kusurunun bulunduğu kabul edilerek karar verilmelidir.

Birleşen dava yönünden ise davalı taraf davacının zarardan sorumluluğunun 5.761,60 TL olduğunu ileri sürerek, bu miktara zarar tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile tahsilini talep etmiş, davacının emekli olması nedeniyle davacının alacaklarından kesilerek bloke konulan 13.000,00 TL nin üzerine de alacağın tahsilinin tehlikeye girmemesi açısından tedbir konulmasını talep etmiştir. Davalının, davacının sorumlu olduğunu belirttiği 5.761,60 TL yi nasıl tespit ettiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle Mahkemece üç kişilik bilirkişiden kusur raporu aldırılarak teminatsız satış nedeniyle uğranılan zararın ne kadarından davacının sorumlu olduğu belirlenmelidir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme esası alınarak davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı- birleşen dosya davacısı kooperatifin tüm, davacı- birleşen dosya davalısı işçinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçinin, davalı işyerinde çalıştığı, kurumdan ayrıldığı ve davalı kurumun kıdem tazminatını hesaplayıp bir kısmını davacı işçiye ödediği ancak birleşen dosyada talep edilen kurum zararı nedeniyle 13.000 TL kıdem tazminatına bloke koyup ödemediği, davacı işçinin iş akdinin sona eriş şekli itibariyle kıdem tazminatına hak kazandığının taraflar arasında tartışmasız olduğu, davalı kurum vekilinin 06/05/2011 havale tarihli dilekçesinde “… Un Fabrikasına yapılan satış nedeni ile doğan alacağın tahsil edilmesi halinde davacının kurumdan alması gereken ancak sorumlu olduğu asıl alacak nedeni ile ödenmeyen ve şu an için en yüksek faiz üzerinden repo yapılmış blokeli alacağının davacıya geri ödeneceğini bu durumun hukuka herhangi bir aykırılığının olmadığını, yapılan işlemin yasal olduğunu” belirttiği anlaşılmıştır.

Bu açıklamalar karşısında davacının net 13.000,00 TL kıdem tazminatına muhtemel borç nedeniyle bloke koyulduğu görülmektedir.

Davacının kuruma verdiği zarar 5.761,60 TL olup bu husus mahkemenin kabulünde olduğu gibi doğrudur.

Hukuk yargılamasında davalının böyle bir alacağının olması halinde izleyeceği iki yol mevcuttur. Davalı cevap dilekçesi ile takas – mahsup talep edebileceği gibi dava yoluna da başvurabilir.

Davalı kooperatif ikinci yolu seçerek ayrı bir dava açmıştır. Ayrı dava nedeniyle her iki tarafın alacakları ayrı ayrı hüküm altına alınmak zorundadır. Ayrı dava açılması nedeniyle mahsuplaşma infazda karşılıklı olarak değerlendirilebilir.

Bu açıklamalar karşısında davacının hak ettiği ancak bloke konulan net 13.000,00 TL kıdem tazminatının davalı tarafından ödenmesi gerektiğinden bu 13.000,00 TL’nin davacı işçi lehine hüküm altına alınmalıdır. Ayrıca mahkemece asıl dava ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulup sonuca gidilmelidir. Davacı işçinin davasının gerekçesiz olarak reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *