Ortaklığın Giderilmesi Davasında Payların Oluşturulması Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/9096
Karar: 2011/13109
Karar Tarihi: 28.11.2011

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI – PAYLARIN OLUŞTURULMASINDA HAKİMİN DEĞERLENDİRECEĞİ KRİTERLER – TARAFLARIN FİİLİ KULLANIM DURUMLARI – KULLANIM ŞEKLİNE GÖRE TARAFLARIN TAKSİM KONUSUNDA ANLAŞIP ANLAŞAMAMALARI

ÖZET: Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar. Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kura çekilir, hükmü yer almaktadır. Yasal bu düzenlemelere göre aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda tarafların fiili kullanım durumlarının gözetilerek bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Kullanım şekline göre tarafların taksim konusunda anlaşamamaları halinde kura sonucu taksim yoluna gidilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 642, 650)

Dava ve Karar: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşüldü.

Dava, alacak nedeniyle davalı borçlu A. A.’nın hissesine murisinden intikal edecek üç adet bağımsız bölüm ve 1 adet dükkandaki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 1.kat 2 nolu bağımsız bölümün Z. A.’ya, 2. kat 3 nolu bağımsız bölümün A. A.’ya, 3. kat 4 nolu bağımsız bölümün S. K.’ya ve zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm olan dükkanın ise 1/2 şer paylı olarak S. K. ve A. A.’ya verilmek suretiyle aynen taksim edilerek ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı A. A. vekili ve diğer davalar Z. A. ve S. K. A. tarafından ayrı, ayrı temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, davalı borçlu A. A. hakkında borcundan dolayı icra takibi yapıldığını, kesinleşen takip ve haciz kararı sonrasında icra mahkemesi tarafından verilen yetkiye dayalı olarak tarafların ortak murisi A. A. adına kayıtlı 198 ada 4 parselde bulunan kat mülkiyeti kurulmuş zemin kat 1, birinci kat 2, ikinci kat 3 ve üçüncü kat 4 nolu bağımsız bölümlerin satılarak ortaklığının giderilmesini istemiştir. Davalı borçlu A. A. vekili, taşınmazlar üzerinde kat mülkiyeti kurulu olduğunu ve 1. katta Z. A. ve kızı A. A.’nın, 2. katta ise S. A.’nın oturduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 1.kat 2 nolu bağımsız bölümün Z. A.’ya, 2. kat 3 nolu bağımsız bölümün A. A.’ya, 3. kat 4 nolu bağımsız bölümün S. K.’ya, zemin kat 1 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün ise 1/2 şer paylı olarak S. K. ve A. A.’ya verilmek suretiyle taşınmazların aynen taksim edilerek ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.

Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İİK.nun 121 inci maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan İcra Müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere önel verilmelidir.

Bu şekilde açılacak davada borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur.

Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 642 nci maddesinde <Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılma kararı verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır…; Aynı Kanunun 650. maddesinde ise; Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar. Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kura çekilir.> hükmü yer almaktadır. Yasal bu düzenlemelere göre aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda tarafların fiili kullanım durumlarının gözetilerek bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Kullanım şekline göre tarafların taksim konusunda anlaşamamaları halinde kura sonucu taksim yoluna gidilmesi gerekir.

Somut olaya gelince; mahkeme tarafından taksime konu olan 2.kat 3 nolu bağımsız bölümün S. A. tarafından kullanıldığı halde A. A.’ya verildiği, S. K. tarafından kullanılmayan 3. kat 4 nolu bağımsız bölümün S. K.’ya verildiği gibi, bazı ortaklara verilen payın miras paylarından daha düşük olduğu halde ivaz ilavesi yapılmadan sonuca gidildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda gerekirse yeniden keşif yapılması, tarafların uzlaşması halinde kullanım durumları gözetilerek taksim yapılması, bu konuda taraflar arasında uzlaşma sağlanamaz ise kura çekimi ve ivaz ilavesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *