Şirket Merkezinde Yerinde İnceleme Yapılması Gerekmesi- İşçilik Alacakları

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/27439
Karar: 2017/22156
Karar Tarihi: 25.12.2017

İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI – DAVALI VEKİLİNİN ŞİRKET MERKEZİNDE İNCELEME YAPILMASI GEREKTİĞİNİ İLERİ SÜRDÜĞÜ – DAVALININ ŞİRKET KAYITLARI ÜZERİNDE YERİNDE BİLİRKİŞİ HEYETİ TARAFINDAN İNCELEME YAPILMASI GEREĞİ

ÖZET: Davalı vekili, şirket merkezinde inceleme yapılması gerektiğini, zira tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulamayacak kadar hacimli olduğunu, teminat mektuplarına dair ilgili kurumlardan ve kuruluşlardan bilgi alınamıyor ise davalının kayıtlarına bakılması gerektiğini savunmuştur. Davalının şirket kayıtları üzerinde de bu talep gibi yerinde bilirkişi heyeti tarafından inceleme yapılmalıdır. Bu inceleme sırasında, davalının ticari kayıtlarının davacıyı bağlayıcı nitelikte delil sayılıp sayılmayacağı, örneğin ticari defterlerin onaylarının gereğince yaptırılıp yaptırılmadığı gibi hususlar da yeniden alınacak heyet bilirkişi raporunda açıkça, denetime elverişli ve anlaşılır şekilde ortaya konmalıdır.

(4857 S. K. m. 25)

Dava: Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile prim, özel sağlık sigorta bedeli, işsizlik sigortası alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 07/04/1995-17/11/2003 tarihleri arasında muhtelif görev ve makamlarda çalıştığını, iş akdinin 17/11/2003 tarihinde 4857 sayılı Yasa’nın 25/II-e bendi uyarınca feshedildiğini, ancak fesih gerekçesi belirtilmediği gibi savunmasının da alınmadığını bu nedenle feshin haklı ve geçeri bir nedene dayanmadığını, sözleşmenin belirsiz süreli olduğunu, 9. madde ile ancak 30/06 veya 31.12 tarihleri itibari ile 6 aylık bildirim süresi ile feshedileceğinin belirtildiğini, bu fesih tarihine uyulmadığını dolayısı ile 17.11.2003 tarihinden itibaren 30.06.2004 tarihine kadar olan ücret alacaklarının sözleşmeye dayalı ihbar tazminatı olarak hüküm altına alınması gerektiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, 2003 ve 2004 yılı prim alacağı, sağlık sigortası bedeli, işsizlik sigortası alacaklarını istemiştir.

B) Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, davacının satış müdür olarak çalışırken yetkilerini şirket lehine kullanamadığını, gerekli özeni göstermeyerek şirketi zarara uğrattığını, meydana çıkan olayın vehameti karşısında suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan işlemlerde yetki aşımı ve verilmeyen yetkileri kullandığını, tek başına şirketi temsile yetkisi olmadığı halde tek başlarına satın alma sözleşmeleri imzaladığını, faturasız banka ödeme talimatı verdiğini 24.07.2003 tarihli yazı ile … Bankası şirket hesabından 51.608,80 Euro’nun İran’a yapılan ihracat ile ilgili olarak faturasız olarak aracıya ödendiğini; yasal gereklilik ve zorunluluk olmadığı halde mali müşavirlik sözleşmesi imzaladıklarını, 2003 yılı KDV iade işlemlerinde Mali Müşavire ödenen bedellerin tümüyle muvazaalı bir şekilde aktarıldığını, fahiş miktarda ödeme yapıldığını, yeminli mali müşavir ile yapılan sözleşmenin muvazaalı olduğunu yasal mali müşavirlik tarifesinin en üst haddini aşar şekilde her ay için fazladan 2.406.500.000 TL ödemeler yaparak şirketin toplam 26.471.500,000 TL zarara sokulduğunu, bu aylar için ödenen mali müşavirlik ücreti yekününün 89.650.000,000.TL olduğunu; vergi dairelerine verilen teminat mektuplarının geri alınması için gerekli çabayı göstermediğini bu yüzden şirketin bankalara milyarlarca lira banka komisyonu; iş akdinin haklı olarak feshedildiğini davanın reddi gerektiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalıda 07/044/1995-17/11/2003 tarihleri arasında ve en son satış müdürü olarak çalıştığı, 3000 Euro brüt ücret, yılda 4 aylık maaş tutarı ikramiye ve yıllık hedeflere ulaşılması durumuna göre ödenen 55.680 Euro prim, ayrıca 18.000 Euro mutfak masrafı, yemek, çocuk parası, okul yardımı, bayram parası, özel sağlık sigortası sosyal haklarının bulunduğunu iddia ettiği, Bölge Çalışma Müdürlüğü raporunda tespit edilen ücretin iddia edilen ücrete uyumlu olduğu, ayrıca yılda 4 ikramiye ödendiği, sosyal hak olarak yemek verildiği, davacının iş akdi işverenin sona erdirdiği, davacı feshin haklı nedene dayanmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait prim alacağı, özel sağlık sigortası bedeli ve işsizlik sigortası ücreti talep ettiği, davalının ise, davacının görevini savsaklaması sonucu işvereni zarara uğrattığını bu nedenle iş akdinin haklı olarak sona erdirildiğini, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarının tespit edilmesi üzerine C.Savclığına suç duyurusunda bulunulduğunu savunduğu, Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, Yargıtay tarafından; konusunda uzman, aralarında mali müşavir ve hukukçu bulunan 3 kişilik bilirkişi heyetinden dosya da bulunan deliller ile ceza mahkemesi dosyası, ekleri ve sunulan diğer deliller birlikte değerlendirilerek, davacının iddia edilen eylem ve işlemleri ile davalı işvereni zarara uğratıp uğratmadığı, oluşan zarar nedeni ile kusurunun olup olmadığı, varsa kusur oranı belirlenip, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu, belirtilerek bozulduğu, Mahkeme’nin bozma ilamına uyduğu, davacı her ne kadar taraflar arasında belirli süreli hizmet akdi yapıldığını sözleşmede yıl ortası ve yıl sonu itibariyle 6 ay önceden bildirilmek kaydiyle akdin sona erdirilebileceğini bu süreye uyulmadığından 17/11/2003-30/6/2004 tarihleri arasında kalan 223 gün için bakiye ücret alacağının sözleşmeye dayalı ihbar tazminatı olarak hüküm altına alınmasını talep etmiş isede; davacının aynı iş yerinde daha önce süre gelen belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı anlaşıldığından, belirtilen tarihte belirli süreli akit yapılmış olsa dahi süre gelen zincirleme akit nedeniyle belirsiz süreli akde dönüşeceği, bu nedenle belirli süreli çalışma iddiasının kabul edilmediği, davacının belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışırken iş akdinin işverence sona erdirildiği ancak işverinin ihbarı sonucu davacı hakkında açılan ceza davasının yapılan yargılaması sonunda hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanmak suçundan beraatine karar verildiği, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda da davacının (sanığın) suç teşkil eden eyleminin bulunmadığı belirtilmiş olduğundan, feshin haklı nedene dayanmadığı ve davacının kıdem-ihbar tazminatına hak kazandığı, dosyaya mübrez bilgi ve belgelerden davacıya her yıl şirketin ve personelin göstermiş olduğu performans ve önceden belirlenmiş ve mutabakata varılmış hedeflerin gerçekleşme oranı esas alınarak hesaplanacak ve yılda bir defa olmak üzere prim ödemesi yapılacağının anlaşıldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 2003 yılı için önceden kararlaştırılan hedeflerin gerçekleştiği bu nedenle davacıya hedef anlaşmasındaki formüle göre hesaplanacak miktarda prim ödenmesi gerektiği ve bu primin ödenmediği anlaşıldığından 2003 yılına ilişkin prim alacağı talebinin kabulü cihetine gidildiği, 2004 ve 2005 yıllarında ise, davacının çalışması olmadığından her hangi bir prime hak kazanmadığı sonucuna varılmış belirli süreli akitle çalışma Mahkeme tarafından kabul edilmediğinden fesih tarihinden sonraki döneme ait kalan süreye ilişkin ücret ve prim alacağı taleplerinin reddi cihetine gidildiği, Mahkeme tarafından bozma ilamı doğrultusunda dosya, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, alınan raporda; davacının eylem ve işlemlerinin işvereni zarar uğratmadığı ve davacının davalı şirketten; 11.979,80 TL kıdem tazminatı, 12.662,16 TL ihbar tazminatı, 14.865,40 TL prim alacağının bulunduğu hesaplanmış olmakla, dosya kapsamına uygun düşen bilirkişi raporuna itibar edilerek, bu istekler yönünden sübut bulan davanın kısmen kabulü cihetine gidildiği, davacı her ne kadar özel sağlık sigortası alacağı talep etmiş ise de, sigorta primi miktarını belirleyebilecek poliçe örneği ve benzeri belgeler ibraz edilmediği gibi davacının belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı kabul edildiğinden, kalan süreye ilişkin her hangi bir sigorta alacağı da talep edemeyeceği sonucuna varılarak bu istemin de reddi cihetine gidildiği, davacı işsizlik sigortası ücreti talep etmiş ise de; bu alacağın muhatabı yargılama aşamasında davalı şirket olmadığından belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı kabul edilip kıdem ihbar tazminatı yönünden dava kabul edildiğinden, bu kararın kesinleşmesinden sonra davacının iş kurumuna müracaat ederek işsizlik sigortasından yararlanması gerekeceğinden, sübut bulmayan bu istek yönünden de davanın reddi cihetine gidildiği gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, 2003 yılı prim alacağı taleplerinin kabulüne, fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Somut uyuşmazlıkta, bozma sonrasında 3 adet heyet bilirkişi raporu alınmıştır. Bunlardan hazırlık soruşturmasında C.Savcılığına verilen bilirkişi raporunda davacının teminat mektuplarının geri alınmasında kusuru bulunduğundan bahsedildiği, bu hususun irdelenmesi için bir kısım bilgilerin bankalardan ve vergi dairesinden sorulması gerektiği belirtilmiş, 2. heyet bilirkişi raporunda bu yerlerden alınan cevaplara göre gerekli bilgilerin temin edilemediği, bu nedenle davacının kusurunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Bozma sonrası alınan ilk 2 heyet bilirkişi raporu davalının tüm savunmalarını gereğince ele almadığından ve sadece teminat mektuplarına yoğunlaştığından hüküm kurmaya yeterli değildir. 3. heyet bilirkişi raporunda davalının diğer savunmalarını da irdelemiştir. Ancak 3. heyet bilirkişi raporu bazı açılardan soyut kalmıştır. Örnek olarak davacının ücretinin mutad olduğu belirtilmiş, ancak gerekçesi denetime elverişli ve yeterli açıklamayı içermemektedir. Davacının yetkisini imza aşarak CPM, Hızlanlar ve Demirkay Şirketleri ile sözleşme imzalayıp imzalamadığı, yetkisini aşmış ise bu durumun iş aktinin tazminatsız feshine dayanak teşkil edecek durum ve sonuçlar anlamına gelip gelmediği denetime elverişli bir gerekçe ile irdelenmemiştir. Davacının bir kısım firmalardan geçmişe yönelik 200.000.000,000 TL tutarında iskonto alındığı iddiası denetime elverişli ve detaylı şekilde açıklanmamıştır. Bu belirtilenler örnek niteliğindedir.

Ayrıca, davalı vekilinin 3. heyet bilirkişi raporuna karşı sunduğu detaylı ve gerekçeli itiraz dilekçesine ve ekinde verdiği çok sayıda belgelere dayanan itirazlarının teknik nitelik arzetmesine rağmen bu itirazlar ve belgeler yeni bir heyet bilirkişi raporu ile değerlendirilmeden hüküm kurulması da hatalıdır.

Diğer yandan, örneğin, davacının görev ve yetki alanının da tespit edilmesi, yapmaya yetkili olmadığı davalı tarafından savunulan işlemlerin bu bakımdan da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Mahkeme tarafından yapılacak iş, yeniden ilk bozma ilamında belirtilen şekilde teşekkül edecek heyetten bilirkişi heyet raporu almaktır. Bu heyet bilirkişi raporu, tarafların dosyadaki tüm iddia ve savunmalarını kapsayacak şekilde detaylı, denetime elverişli ve açık olmalıdır. Davalı vekilinin önceki bilirkişi raporları hakkındaki beyanları, sunduğu belgeler, davacı vekilinin beyanları ve dosya kapsamındaki delilleri ve tüm dosya kapsamı yeniden alınacak heyet bilirkişi raporunda ayrıntılı, denetime elverişli, açık ve anlaşılır şekilde ele alınmalıdır.

Davalı vekili, şirket merkezinde inceleme yapılması gerektiğini, zira tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulamayacak kadar hacimli olduğunu, teminat mektuplarına dair ilgili kurumlardan ve kuruluşlardan bilgi alınamıyor ise davalının kayıtlarına bakılması gerektiğini savunmuştur. Davalının şirket kayıtları üzerinde de bu talep gibi yerinde bilirkişi heyeti tarafından inceleme yapılmalıdır. Bu inceleme sırasında, davalının ticari kayıtlarının davacıyı bağlayıcı nitelikte delil sayılıp sayılmayacağı, örneğin ticari defterlerin onaylarının gereğince yaptırılıp yaptırılmadığı gibi hususlar da yeniden alınacak heyet bilirkişi raporunda açıkça, denetime elverişli ve anlaşılır şekilde ortaya konmalıdır.

Yukarda açıklanan şekilde yeniden heyet bilirkişi raporu alınarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talepleri bakımından sonuca gidilmelidir.

F) Sonuç:  Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *